12 Aralık 2011 Pazartesi

26.11.2011


Ne yaparsak yapalım, ne kadar gezersek gezelim, önceliğimizi unutmamamız lazım: çalışmak için buradayız.







O yüzden Rüveyda Hoca'nın çalışmalarının azami verimle sürebilmesi, benim de IIT'deki derslerimde başarılı olabilmem için kitapların ve bilgisayarların başında hatrı sayılır miktarda vakit geçirmemiz gerekiyor.





25.11.2011


A.B.D.de son yıllarda başlayan bir akım bu: Black Friday (Kara Cuma).

Şükran Günü'nden sonraki gün belli başlı bütün büyük perakende firmaları, bazı ürünlerde büyük indirimlere gidiyorlar.


Öyle ki geceden mağazanın önüne gidip kuyruğa giren, sabaha kadar bekleyen insanlar var.







Biz de bu havayı solumak için sokağa çıkıp önde gelen firmaların dükkanlarını ziyaret ediyor, ilgimizi çeken şeylerin fiyatlarını kontrol ediyoruz.






Bu arada, yılbaşının yaklaşması münasebetiyle her yerde Noel ağaçları ve süsleri kendini göstermeye başlıyor.







Sokaklar inanılmaz derecede kalabalık. Şikago'nun en büyük, en ünlü mağazalarının toplandığı en ünlü caddesi Magnificient Mile'da yürümeye çalışıyoruz. İnsanlar dükkanlara akın etmiş, sokakta adım atılmıyor, trafik kilitlenmiş durumda.

Elektronik dükkanları en çok ziyaret edilenler arasında. Hiç indirim olmayan Apple bile.

İnsanlar indirim olmasa bile almaya yönleniyorlar bugün.

Doğayla ilgili biri olarak Garmin'e uğramadan olmaz. Garmin yaklaşam Noel alışverişlerini de hedefine koyarak ilginç ve hoş bir dekorasyon yapmış.

24.11.2011


Şükran Günü'nün Amerikalılar için önemi büyük. Amerikalıların Amerikalı olduklarını iddia ettikleri gün. En büyük bayramları neredeyse.

Biz de Amerikalıların bayramını paylaşmaya çalışıyoruz. Sevgili dostlarımız Yeşim ve Özgür Göçmen çiftinin evine, geleneksel Şükran Günü hindisi yemeye davetliyiz.


Ama önce küçük ve tatlı Kenan Göçmen'le oynama faslı.

Bu bayramı ilk kutlayanların sahip olduğu en değerli şey hindi olduğu için Şükran Günü, hindi yenmeden kutlanmıyor. Evsahibimiz sofrayı çok güzel donatmış.

Tatlı faslı ise ayrı bir keyif. Aşure ayında olduğumuz için Amerikan hindisinin yanında, büyüklerimizin yaptığı Türk aşuresi.

En lezzetlisi ise sohbet. Bir yandan atıştırmaya devam edip bir yandan sohbet ettiğimiz için sofradan kalkamıyoruz. Kimse ayrılıp başka bir köşeye gitmek istemiyor.

Yeşim ve Özgür Göçmen'e bizi ağırladıkları için teşekkürler.

23.11.2011



Bugün bir iş için kent merkezindeki James R. Thompson Center'dayız.





Daha önce Steel Day organizasyonu için önündeki meydana gelmiş, binayı dışarıdan gözlemlemiştik.








Steel Day organizasyonunda binanın önündeki meydandan, heykelden ve saçaklardan faydalanılmıştı.



Bahsetmek istediğimiz de biraz bu aslında. Türkiye'de bu boyutta kamuya açık bir kapalı mekan yok.








Bu binada ilk iki katta, Türkiye'deki örneklere kıyasla kısıtlı sayıda, mağaza mevcut. Büyük atrium boşluğundan faydalanan bodrum katta ise yeme-içme hizmeti veren dükkanlar var.








Binanın geri kalanı resmi dairelerden ofislerden oluşuyor. Binaya açılan metro istasyonunu da unutmamak lazım.

Bizim gördüğümüz, bina içindeki büyük boşlukla halka hizmet ediyor.


Yeme-içme bölümü öğlenleri ağırlıkta olmak üzere günün her saati işliyor. Yani burası çok kullanılıyor.

Gördüğümüz kadarıyla bina insanların toplandığı, belki yemek yediği, belki biraz vakit geçirdiği devasa bir mekan olarak hizmet veriyor.

Şehrin kışlarının çok şiddetli geçtiği hatırlanırsa, önümüzdeki günlerde daha fazla ziyaretçi çekeceğine şüphe yok.

22.11.2011


Bugün bir iş için kent merkezinde yürürken Daley Plaza'da panayır türü birşeye rastlıyoruz. Meydana kurulmuş tahta barakalarda Alman ürünleri.






Bir tarafta süs ve hediyelik eşya satıcıları.
Türlü türlü, renk renk.









Sokak havası oluşturacak bir yerleşim yapılmış. Yüksek kuleler arasında çok ilginç bir his yaratıyor bu.







Oyuncak satıcıları ise ayrı bir ilgi odağı. Küçükler kadar büyükler de merak duyuyor.










Ünlü Alman birası ve sıcak şarabı ise en çok ilgiyi çeken nokta.









Yaklaşan yılbaşı, şehrin her yerinde olduğu gibi burada da baskın.








Hristiyan ülkelerinde yılbaşı ağacını süslemek çok önemli.
Bu yüzden ağaç süsleri inanılmaz çeşitliliğe ulaşmış.









Alman yapımı, boyanmış camdan süsler o kadar güzel görünüyor ki.







21.11.2011


Bugün okulda iki adet sunum izliyoruz. Yüksek lisansını tamamlayan arkadaşlarımız, tezlerini jüri önünde savunuyorlar.


Mimar arkadaşımız Emir Aykut Pekdemir sunumunu yapıp ardından gelen soruları başarıyla cevaplayınca, jüri başkanı Prof. Dr. David Arditi hocamız tarafından tebrik ediliyor.







Sonra terleme sırası inşaat mühendisi arkadaşımız Murat Pektaş'a geliyor. IIT gibi bir okulda, alanında dünyaca tanınan hocalarla yüksek lisans tezi yapmak oldukça zor bir iş.








Ama Murat da başarıyla çıkıyor jüriden ve yüksek derecesini alıyor. Hocamız tarafından tebrik edilmek büyük bir onur ve mutluluk kaynağı.







Başarılı günün sonunda herkesin yüzü gülüyor.








Ama herkes jüri sonrası kutlamayı bekliyor sabırsızlıkla. Ev yapımı Türk yemekleri. Hepimizin özlediği şey.







A.B.D.deki pastaların ağırlıkla kremadan oluştuğu düşünülürse evde yapılmış pasta bile Türk yemeği gibi özleniyor. Pasta gibi pasta.


Stres atlatılınca yemekler eşliğinde tatlı sohbetle devam ediliyor.

Arkadaşlarımız Emir Aykut Pekdemir ve Murat Pektaş'ı kutluyoruz.

20.11.2011



Biz evimize kapanan, yalnız kalan, hep kendiyle konuşup kendini dinleyen insanlardan değiliz. Arkadaşlarımızla, dostlarımızla birşeyleri paylaştıkça yaşamın, yaşadıklarımızın tadını alıyoruz.





Bu yüzden Şikago'da da kendi çapımızda arkadaşlıklar kuruyoruz, çevremizi oluşturuyoruz. Türkler kadar Amerikalılar ile de görüşmeye çalışıyoruz. Rüveyda okuldan arkadaşı Rebecca ile buluşup sohbet ediyor bugün. Bir yandan da İsveç yemeklerini deniyor.

7 Aralık 2011 Çarşamba

19.11.2011


Bu Cumartesi öğleden sonrasında Amerikalı dostlarımız Rose ve Lawrence Dorn'u ağırlıyoruz.

Onlara Türk misafirperverliğini göstermeye çalıştığımızı iddia etmeyeceğiz. Tüm misafirlerimize aynı şekilde davranıyoruz, değer veriyoruz.

İkisi de kariyerine bir noktada bir es verip eğitime dönmüş insanlar. O yüzden farklı bir bakış açıları, zenginlikleri var. Sadece Amerikan Kültürü ile ilgili şeyler öğrenmekle kalmıyoruz onlarla sohbet ederken.

Değişik konularda o kadar uzun sohbet ediyoruz ki, akşam yemeğini de beraber yapıp yiyerek geceyarısına kadar vakit geçiriyoruz.

18.11.2011


Çok geziyoruz, çok görüyoruz, çok eğleniyoruz. Yeni bir şehir, yeni bir ülkedeyiz. Ama buraya geliş amacımız çalışmak, üretmek.

Bu çalışmaların ilk meyveleri, eski çalışmaların sunulması olan seminerler. Asıl çalışmalar uzun vadede sonuç verecek.

O yüzden hep bahsettiğimiz gezmelerimiz, şu bilgisayarların başında geçirdiğimiz zamanlarla kıyaslanınca küçük bir oran tutuyor.

17.11.2011

IIT'ye geldiğimizde gezdiğimiz ve gezmekten büyük keyif aldığımız Paul Galvin Kütüphane'si en sevdiğimiz çalışma mekanlarımızdan biri.

Dersler kolay değil IIT'de. Derslerin her hafta ödevleri olduğu gibi dönem sonu projeleri de olabiliyor.

Derste anlatılanları düzenli olarak çalışmaktan bahsetmeye gerek bile yok. Tekrarlanmayan şey kolay unutuluyor.

O yüzden, ölçeğiyle bile insanı etkileyen bu güzel mekanda bolca vakit geçiriyoruz çalışarak.