26 Mayıs 2012 Cumartesi

08.03.2012


Bugün Rüveyda Hoca çok farklı bir tecrübe yaşamak üzere Şikago'daki mimarlık ve inşaat mühendisliği lisesi "ACE Tech High School"un yolunu tutuyor.







Kadınlar günü dolayısıyla inşaat sektöründen başarılı kadınlar, mesleki tecrübelerini paylaşmak üzere okuldaki "Women in the Industry" paneline davet ediliyorlar.

Rüveyda Hoca konuşmacılar arasındaki en genç kişi ve tek akademisyen.

Ayrıca yılların sektörel tecrübesi üzerine akademisyenliğe yönelmiş olması çok farklı bir perspektif sunuyor genç mimar ve mühendis adaylarına.

Babasının öğretmen olması yönündeki ısrarlarına rağmen mimar olmayı tercih etmesi, ama sonunda yine öğretmen olması herkesi güldürüyor.

Öğrenciler ise bu profesyonellerin tecrübelerinden neler çıkarabileceklerini düşünüyorlar. Kendi kariyerleri ile ilgili bir rota belirlemeye çalışıyorlar, bu yönde tavsiyeler istiyorlar.

Katılımcıların hepsi önemli inşaat firmalarında üst düzey yönetici. O yüzden deneyimleri çok değerli.

Okulun değerli öğretmenlerinden biri ise moderatörlük yaparak öğrencilerin olabildiğince fazla şey öğrenebilmeleri için konuşmacıları yönlendiriyor.

07.03.2012


Kardeşim Serdar ile beraber ders öncesinde ödevde son düzeltmeleri yapıyoruz. Genelde ödevleri tartışarak birlikte yapıyoruz. İkimiz de karlı çıkıyoruz bu ilişkiden.

Sonra ödevini tamamladığımız bugünkü dersimiz Construction Planning and Scheduling dersi için amfiye yöneliyoruz.

Dersin hocası kısa bir girişten sonra dönemin önemli bir kısmında öğrettiği ve bize proje hazırlattığı Primavera programını anlatmaya devam ediyor.

Planlama denince Primavera sektörde en çok kullanılan olduğu için bu programı öğrenmek çok önemli. Her ne kadar ben bunun eğitimini İstanbul'da almış, bir miktar kullanmış olsam da hocanın anlattıkları ve programı kullanarak hazırladığımız proje pratik yapmamı sağlamış oluyor.

06.03.2012



Bugün IITTürk organizasyonu ile Şikago'nun en büyük opera salonlarından birindeyiz: Civic Opera House. Şikago'nun en eski salonlarından biri ve operalar için tasarlandığından hem içi hem dışı özenle bezenmiş.

Türkiye'de izlemeyi çok istediğimiz ama bir türlü ayarlayamadığımız Aida Operası'nı izleyeceğiz. Oldukça heyecanlıyız.



Önce görkemli fuayede biraz soluklanıp rahatlıyoruz. Opera için hazırlanıyoruz.











Salona girdiğimizde önce görkemli sahne ile karşılaşıyoruz. Operanın ilk kokusunu alıyoruz böylece.





Kafamızı çevirip salonun bütününe baktığımızda ise çok etkileniyoruz. Böyle ihtişamlı bir sahneye böyle devasa bir salonun bakması beklenir zaten.










IITTürk üyesi arkadaşlarla hatıra fotoğrafımızı çektirip biraz laflıyoruz.



Sonra koltuklarımızı bulup yerimizi alıyoruz. Heyecanımız had safhada.

Arada operanın performansını değerlendiriyoruz. Prodüksiyon harika. Bir başyapıtı böyle ustalardan izlemek ve dinlemek büyük bir ziyafet.

05.03.2012


Rüveyda Hoca'nın College of Architecture'da girdiği yüksek lisans derslerinden biri de Aaron Greven'in yürütücülüğünü yaptığı IPD/BIM. Amerika'da geçmişi 5 yılın ötesine gitmeyen, ama hızla yayılan bir tasarım yaklaşımı.

Araştırmaların başını üniversiteler çekse de özel sektör para odaklı olarak gelişimi destekliyor, önünü açıyor. O yüzden özel sektörün pratiği ile eğitimi buluşturmak çok önemli.

BIM pratiğinde inşaatta tasarım gerçekleştiren tüm disiplinlerin birlikte, koordineli çalışması uygulanıyor. Böylece uyumsuzluklardan kaynaklanan revizyonların önü alınmış oluyor.

BIM dersinin konuğu Hill Mechanics mühendisi David Pikey de uygulamada karşılaştıklarını ve bunların etkilerini anlatıyor. Kağıt üstündekilerin uygulamadaki etkilerinden bahsediyor.

04.03.2012


Bugün misafirlerimiz var. Rüveyda yine işbaşında. Bense ancak ucundan tutuyorum. Mutfakta daha becerikli olmayı dilerdim.

Menüde ıspanaklı börek, peynirli poğaça, çaylı kek ve salata var.

Sevgili Evrim ve Akın misafirimiz. Yiyecekleri görünce vakit kaybetmeden sofraya yöneliyorlar. Sohbet eşliğinde Rüveyda'nın lezzetli yemeklerinin tadını çıkarıyoruz. Akın şöyle diyor: "Rüveyda ıspanaklı böreğin çok güzel ama şu peynirli poğaça gerçekten özlediğim bir tattı. Ellerine sağlık"

Sonra çay eşliğinde sohbete devam ediyoruz. Evrim ve Akın bizim değerli dostlarımızdan.

03.03.2012


Bugün dostumuz Rose'un doğumgününü kutlamak için o ve dostlarıyla biraraya geliyoruz. Her nesilden kadın mutfağa toplanıp yemek yaparken sohbet ediyor.


Önce Rose'un yaptığı lezzetli İtalyan yemeklerini mideye indiriyoruz.

Ardından tatlı servisini beklemek için salona geçiyoruz. En küçüğümüz Johnny John bulabildiği herşeyi oyuncağa çevirmeyi başarıyor. Yastıklardan kule yapmak yeni görevi.

Sonra Rose ve Johnny, Rüveyda'nın yaptığı doğumgünü pastasındaki mumlara üflüyor.

Larry ve ben ise pastadan payımıza düşeni almak için sabırsızlıkla bekliyoruz. İkimiz de güzel yemek yapan eşlerimiz olduğu için şanslıyız.

Sonra bayanlar, günün hatırası olan fotoğraftaki yerlerini alıyorlar. Bu kadar farklı nesil kolay kolay biraraya gelmez herhalde.

Son olarak Rose için en keyifli olan hediye faslına geçiliyor.
Birbirinden orijinal, birbirinden güzel hediyeler...

Günün sonunda ise grubun en yaşlıları sohbete dalıyor. İkisi de seksenlerinde ve konuşacak çok şeyleri var.
Biraz eskilerden, biraz yenilerden...

02.03.2012


Havanın fazlasıyla rutubetli olmasına aldırmayıp spor yapmak için dışarı atıyoruz kendimizi. Yoğun çalışmalarımız sonucu yorulan beynimizi dinlendirmek için vücudumuzu yoruyoruz.

Önce yürüyüşle başlıyoruz. Biraz tempo yakalayıp nefesimizi ve nabzımızı hızlandırıyoruz.

Sonra ben iki takıma ayrılmamız gerektiğini düşünüyorum. Birinci takım Rüveyda, şemsiyesi ve fotoğraf makinası, ikinci takım ben ve koştuğum parkuru kaydeden GPS cihazım. Birinci takım yürüyüşe devam ederken ikinci takım koşmaya başlıyor.

Batımızdaki kuleler sise gömülmüş durumda. Denizin içinde kayboluyor gibi duruyorlar.

Kent merkezindeki gökdelenler ise yağmur bulutlarına doğru yükselip içlerinde kayboluyorlar.

Sonra yağmur başlıyor. Birinci takım şemsiye sayesinde kuru bir şekilde toplanma noktasına dönüyor.

İkinci takım ise yağmur suyunu emen giysileri yüzünden her zamankinden daha fazla yorulmuş, ama yine de mutlu bir şekilde geri dönüyor.

İki takım tekrar biraraya gelmenin verdiği mutluluk ve spor yapmış olmanın keyfiyle spor seansını sona erdirip evin yolunu tutuyor.