21 Kasım 2011 Pazartesi

05.11.2011


Sabah ilk otobüsle Philadelphia'yı görmek üzere düşüyoruz yollara. Amerika'nın bağımsızlık bildirgesinin hazırlandığı ve imzalanarak ilan edildiği mekanı ve müzelerini geziyoruz önce. Burası ülke tarihi açısından en önemli sırada.




Kuru kuruya müze gezisi haricinde ziyaretçilerin kontrollü gruplar halinde içeri alınıp bir yetkili tarafından tarihle ilgili bilgilendirilmesi bizi çok etkiliyor.


Sonra ünlü heykeltraş Rodin'in müzesini ziyaret ediyoruz. Heykelleri hayranlıkla izlerken kendimizi memleketimizde hissetmemizi sağlayacak en ünlü heykelini saygıyla selamlıyoruz.

Philadelphia Sanat Müzesi'ne (Philadelphia Museum of Art) yöneldiğimizde ise ilginç bir olayla karşılaşıyoruz. Uzun bir mesafeyi koşarak geldikleri belli olan kalabalık bir grup, kolkola girip ünlü Rocky merdivenini tırmanıyor.

Biz ise önce heykelini ziyaret ediyoruz Rocky'nin.

Sonra her turistin yaptığı gibi kendi çapımızda seremoniyi gerçekleştiriyoruz.

Bir filmin dünya çapında yarattığı etki inanılmaz.

Bu noktadan şehrin görüntüsü ise çok keyif verici.

Sonra gökdelenlerin arasına yöneliyoruz. Şikago veya New York'a kıyasla bir avuç denebilir ama hayranlıkla izlemeye yeter.

Akşam Baltimore'da üniversiteden sınıf arkadaşımız, dostumuz Toygun Mar ve sevgili eşi Tuba ile buluşuyoruz. Güzel evlerinde kusursuz ağırlıyorlar bizi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder